Ölümsüzleştiği Tarih: 29 Temmuz 1981
Mezar Yeri: İstanbul – Feriköy Mezarlığı
1949 yılında Dersim’in Ovacık ilçesinin Hülükuşağı köyünde orta halli bir köylü çocuğu olarak dünyaya gelen Süleyman Cihan, ilk ve ortaokulu Ovacık’ta okudu. Lise öğrenimini ise Elazığ’da tamamladı. Daha genç yaşlarda Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist – TKP/ML ile ilişkiye geçti. Ancak Partinin 1973 yılında aldığı yenilgi nedeniyle ilişkisi uzun sürmedi. Süleyman Cihan, bir taraftan okurken, diğer taraftan genç nesillere öğretmenlik yapıyordu.
Öğretmen olduktan sonra da aktif siyasal mücadelesi sürdü. 1974 yılında İstanbul’da Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneğini kurarak bizzat başkanlığını yaptı. Aynı yıl Batı Anadolu Bölge Komitesinde görev aldı. TKP/ML’nin yenilgisinden sonra başa çöreklenen sağcı oportünistlerin partiyi tasfiye girişimlerine karşı mücadele bayrağını açan komünistlerin en önlerindeydi. Onun kararlı, sabırlı ve yılmaz mücadelesi sonucu Parti çizgisini, örgütsel, siyasi ve ideolojik olarak tasfiye etmeye çalışan GKK hizibi Partiden atıldı. O, görevlerin en büyüğünü bundan sonra da omuzlamakta tereddüt etmedi. Tüm ülke çapında bir ilişki ağı kurdu. Nitekim Konferans Örgütleme Komitesi Onun sayesinde toplanmış oldu. Süleyman Cihan BK’yı temsilen katılırken yine Onun yoğun faaliyetleri sonucunda da 1. Konferans yapıldı. Konferans’ta Merkez Komitesi Siyasi Büro üyeliğine ve Örgütlenme Komitesine getirildi. Ve bir dönem de Halk Ordusunun Genel Konseyi’nde örgütlenme görevini üstlendi.
Zulmün, baskının, işkencenin kol gezdiği dönemlerde aranır duruma düştü. Süleyman Cihan, ’77 ve ’80 dönemi arasında uluslararası alanda ortaya çıkan “üç dünya teorisi” akabinde AEP modern revizyonizmine karşı Mao’yu ve Çin devrimini savunarak revizyonist cephenin saldırılarının boşa çıkartılmasında aktif rol aldı. Uluslararası alandaki AEP revizyonizminin etkisi Partiye de yansıdı ve kimi yönetici kadrolar bu sağ rüzgarın etkisi altına girdi. Bunun üzerine Kongre hazırlığı Konferans hazırlığına dönüştürüldü. O dönemlerde MK’nın “silahlı mücadeleye hazırlık” tespiti hala sürüyordu. Silahlı mücadeleye hazırlık yönlü bazı çabalar ve AEP’ten belli etkilenme yönlü tespitler, 1. MK’nın 7. toplantısında ele alınarak sağa sapılmasına karşı mücadele edilmesinde ve 8. toplantıda geri adım attırılmasında Süleyman Cihan’ın ağırlıklı ve ciddi katkısı vardır.
Yapılan bir sonraki toplantıda da gerilla savaşı için somut adımlar atılmasında belirleyici rol oynadı.
12 Eylül’le birlikte mücadeleyi bırakma, yılgınlık, karamsarlık, örgütleri feshetme, yurtdışına kaçma, mültecileşme vb. ihanetin kol gezdiği, ricat “taktik”lerinin alındığı bir süreçte TKP/ML, Cunta koşullarında 2. Konferansını Şubat 1981’de yaparak sebatla silahlı mücadeleyi yürütme kararını alıp sınıf mücadelesindeki kararlılığını dosta da düşmana da gösteriyordu. Bu Konferans’ta Süleyman Cihan, MK üyeliğine ve MK tarafından da Genel Sekreterliğe seçildi.
Cunta koşulları tüm hızıyla sürerken O, faaliyetlerini bir an olsun aksatmadı. Süleyman Cihan, 28 Temmuz 1981 yılında İstanbul’da düşmanın eline geçti. Ancak faşizmin böylesi yılmaz bir komünisti ele geçirmekten duyduğu çılgınca sevinç, Süleyman Cihan’ın İbrahim Kaypakkaya’dan devraldığı kararlı, yiğit direnişiyle “hayal kırıklığına” döndü. Kimliğini dahi kabul ettiremeyen düşman Süleyman Cihan’ı 29 Temmuz 1981’de işkencede katletti. Cenazesini kimsesizler mezarlığına gömen düşman, yoldaşlarının ve ailesinin mücadelesi sonucu 15 Eylül 1981’de teslim etmek zorunda kaldı.
Süleyman Cihan, İbrahim Kaypakkaya’dan sonra işkencede katledilen, Proletarya Partisi’nin İkinci Genel Sekreteriydi.