Ölümsüzleştiği Tarih: 17 Nisan 1992
1956 doğumlu olan Sabahat Karataş (Sabo), 12 Mart döneminden sonra devrimci mücadeleye katıldı. 12 Eylül’ün güçlüklerle dolu yıllarında mücadelesini sürdürmüş; bir kadın devrimci olarak Devrimci-Sol’un Merkez Komitesi’nde yer almaya kadar varan sorumluluklar almıştır. 80’li yıllarda boy boy fotoğraflarının yayınlandığı dönemlerde dahi İstanbul’un her köşesinde faaliyetini sürdürdü. Düşmanın elinden hep gözlemciliği ve yaratıcılığı sayesinde kurtuldu. 12 Eylül sonrası MK’nın siyasi sorumluluğunu yapan Niyazi Aydın’ın tahliye olmasıyla beraber onunla birlikte Devrimci- Sol’un başına geçti. 12 Temmuz operasyonunda MK üyesi Niyazi Aydın ve 11 ileri kadro ve savaşçının şehit düşmesi üzerine kadrolara ulaşarak, örgütsel ilişkilerin devamlılığını sağlamaya çalışan yine Sabo oldu. Bu kez yanında Sinan Kukul vardı.
Sabo bir kadındı. Kadın kimliğini hiçbir zaman terketmez; “Biz niçin bu özelliklerimizi reddedelim, bunları geliştirmeli, yaratıcılığımızla birleştirerek mücadeleye sunmalıyız” derdi. Kadının özgürleşmesi ve devrimcileşmesine özel önem vererek dev- rimcileşme adına kadın kimliğini reddetmenin ve erkek kimliğine bürünmenin yanlışlığını özellikle vurgulardı.
Devrimci-Sol’u partileşmeye taşıma sürecinde 16-17 Nisan 1992’de düşmanın yaptığı operasyonda İstanbul Çiftehavuzlar’da yoldaşları Eda Yüksel, Taşkın Usta; Erenköy’de A. Fazıl Özdemir, Satı Taş, Hüseyin Kılıç; Üstbostancı’da Sinan Kukul, Arif Öngel, Şadan Öngel; Sahrayı Cedit’te Ayşe Nil Ergen ve Ayşe Gülen’le birlikte şehit düştü. Sabahat Karataş ve yoldaşları direniş boyunca pencereden dalgalandırdıkları bayrak, attıkları sloganlar ve “varsa cesaretiniz, gelin” haykırışlarıyla bir direniş destanı yazdılar.