Home » ÖZGÜR VE ASMİN’İN ANISINA…
özgür ve asmin

ÖZGÜR VE ASMİN’İN ANISINA…

ÖLÜMSÜZLEŞENLERİMİZ EKSİK OLANI TAMAMLAMA, ZAYIF OLANI GÜÇLENDİRME İRADEMİZİN EN BERRAK TEMSİLCİLERİDİR

Yine Ekim ayı gelip çattı. 3 yıl önce sınıf mücadelesinin en ön mevzilerinde bir yandan düşmanın yoğun ablukaları, imha saldırıları altında, diğer yandan sağ-tasfiyeciliğin bayrak açarak partiye yönelik saldırılarının gölgesinde, savaşı geliştirme iradesi kuşanarak silah elde ölümsüzler kervanına katılan Halk Ordusu’nun komutanlarından Özgür (Ali Kemal Yılmaz) ve Halk Savaşçısı Asmin (Gökçe Kurban) yoldaşın ölümsüzleştiği ay. Uçaklar, SİHA’lar, yoğun bombardıman yetmedi. Başlarıgövdelerinden kesilerek teslim edildi yoldaşların cenazeleri ailelerine. Düşman bilinçlerini yok edeceklerini sanıyordu başlarını keserek. Ama onların bilinci bedenlerini sınıf mücadelesinin en kızgın alanında konumlandırmıştı ve bilinç-beden tek bir irade oluşturmuştu.

Şimdi bu iradeyi anlatmak düşüyor bizlere. Nereden başlamalı, nasıl anlatmalı, ne yazmalı? Sıradan bir anı değil onlara dair yazılan. Onların bilinçlerini, bilincin yön verdiği pratiklerini anlatıyoruz yazmaya başlayınca. Her anı, yaşanan her anın devrimci pratiği içinde şekilleniyor ve onların yaşamları akıyor kalemin mürekkeplerinden. Her bir anı devrimci prağin, bu pratiğe yön veren bilincin ürünü olan bir kesittir aslında. Şimdi bir kez daha ölümsüzlük yıldönümlerinde Özgür ve Asmin’i anlatırken, hem bu anılar şekilleniyor yeniden hafızalarda hem de onlardan öğrenmenin, onların yaptıklarını büyütmenin andı dökülüyor dilimizden.

Zorlu süreçlerden geçiyoruz. Ve bu zorlu sürecin zamansız ayrılışı oldu Özgür ve Asmin de. Tıpkı aynı yıl içerisinde uğurladığımız Şerzan, Nubar, Rosa, Muharrem ve Deniz yoldaşlar gibi. Yürüdükleri patikalarda izlerini, kaldıkları noktalarda onlara dair bir parça arıyoruz. Ama her an onların bıraktığı yerden devam etmenin ağırlığıyla yürümeye çalışıyoruz. Onlarla biriktirdiğimiz her anı, her an birer roman oluşturacak boyutta. Kısa ve öz anlatmalı bu yüzden. En doğru ne anlatılır bu süreçte? Hangi yön öne çıkarılmalı ?Hangi pratikten, konumlanışlarından ders çıkarmalı? Sürecin en fazla ihtiyaçlarından olan hangi konu başlığı bu zaman kesitinde onları bir deneyim olarak hatırlatır? Mücadele pratiklerinden öğrenecek çok şey var ama ilk aklıma gelen onlarda şekillenen hesap soruculuk pratiği ve ruhudur. O kadar çok ihtyacımız var ki buna. Bir yandan halka yönelik saldırılar yoğun şekilde devam ederken, diğer yandan devrimci-yurtsever harekete yönelik de amansız bir imha saldırısı var. Böylesi koşullarda eksik olanı aramak, onu hayata geçirmek, eksik olanı tamamlamak, zayıf olanı güçlendirmek oldukça önemlidir. Devrim kitleleri harekete geçiren komplike bir eylemdir. Ama bu eylem içerisinde halka ve devrimcilere yönelik saldırıların hesabını sormak da bu eylemin bir parçasıdır. Bu savaşı geliştirme iradesidir. Bu halkı ve partiyi saldırılar karşısında koruma iradesidir. Bu bir karşı saldırı hamlesidir. Hesap soruculuk ruhu,güç ve güven ilişkisinin tesisi için önemli bir pratiktir.

İşte böylesi dönemlerde ölümsüz yoldaşların pratiği bizlere fazlasıyla ders ve deneyim sağlamakta, ne yapacağımız, nasıl davranmamız gerektiğini salık vermektedir. Yapmamız gerekeni eksik bıraktığımız noktalarda harekete geçme irademizdir.

Özgür ve Asmin yoldaşlar… Gerilla alanında böylesi bir şekillenişin içinde konumlanmış, savaşı sevk ve idare ederken, aynı zamanda onun militan özneleri olmuştur. İkisinin devrimci yaşamlarının gerilla kesitinde yukarıda bahsettiğimiz hesap soruculuk ruhunun pratiğe yansıyan örnekleri vardır ve bu örnekler bu gün kendi benliğimizde, kendi devrimciliğimizde büyütmemiz gereken pratiklerdir.

2014 yılının 11 Mart’ı, radyo haberlerine bir haber düştü. 15 haziran 2013’te Gezi eylemleri sırasında polis tarafından gerçekleştirilen saldırıda yaralanan ve tam 269 gün boyunca komada kalan Berkin Elvan ölümsüzleşmiştir. Bütün gerillalar haberi dinler dinlemez, önce derin bir üzüntü içerine girdi ama bu kısa sürdü. Üzüntünün yaralara merhem olmadığı bilinir. Merhem ise bellidir. Hesap sormak. Komutanlık hızlıca bir eylem kararı aldı. Aynı gün içerisinde hedef belirlendi. Sıra grubu örgütlemeye geldi. İlk öne atlayan Özgür yoldaştı. Gözlerinde üzüntü ve öfke karışımı duygular vardı. Kimseye itiraz hakkı tanımamış eylem grubunun komutanı olarak örgütlenmişti. Hedef Çemişgezek İlçe Emniyet Müdürlüğüydü. Grup emniyet binasına roketle saldıracaktı. 12 Mart’ta grup yola çıktı. Gidenlerin hiç birinde olmazlık teorisi yoktu. Bunlardan biri de Özgür yoldaştı. Hem gruba hem de kalanlara güven veren bir duruşu vardı. 14 Mart akşam saatleri karakola hakim bir noktadan gerçekleştieylem. Emniyet Müdürlüğü başarıyla vurulmuştu. Kalanlar ertesi gün sabah radyodan aldık haberi. Noktada büyük bir heyecan, büyük bir sevinç, hesap sormanın küçük bir pratiği de olsa harekete geçmenin övüncü vardı. Özgür yoldaş bu pratiğin bir parçası olarak görevini layıkıyla yerine getirmiş, tetiğe basan parmaklarını Berkin’in parmakları olarak hissederek gerçekleştirmişti eylemi.

Aradan bir yıl geçti. Yine radyo haberleri, yine, yeni bir katliam. Bu kez aylardan Ekim. Ankara Gar Katliamı… 105 kayıp. 105 can. Hiçbir sayı anlatamaz bu acının tarifini. Noktada gerillalar bir yandan haberleri dinlerken, hızlıca herkesin aklında şekillenen hesap soruculuk ruhu vardı. Bu ruha yön verecek olan pratikti. Durmanın zamanı değil. Koşullar ve olanaklar içinde düşmanın bu saldırısına yanıt olmak gerekliydi. Bu kez de hedef belli. Amutka Karakaolu’nun güvenlik tepesi. Grup kalabalık. Herkes saldırı grubunda olmak için birbiriyle yarışıyor. Kalanlar savunma grubunda olacak. Her ne kadar savunma ve saldırı eylemin bir parçası olsa da öfke herkesi en öne iteklemeye yetiyor. Herkes birbiriyle yarışıyor. Saldırı grubu belli olduktan sonra savunma grupları ve yerleri de belli oluyor. Eylem yapılacak,bütünlüklü hakimiyeti var grubun. Saldırı grubu da savunma grubu da aynı görevin, hesap soruculuğun parçası olarak konumlanıyor yerlerine.

Savunma grubundaki yoldaşlardan biri Asmin yoldaş. Daha bir yıllık gerilla. Savunma grubu için konumlandığı tepede yer alana kadar bir yıl boyunca silahını taşımış ama kendi deyimiyle yine de alışamamıştı silaha. Gerilla yaşamının her türlü zorluğunu büyük bir iradeyle alt üst ediyordu ama silah meselesi değişik bir duygu yaratıyordu onda. Eğitimlerde dahi silah sıkarken tedirgin haliyle bilinirdi. Zorla eğitim atışları yapardı. Bu nedenle eylem alanına gidene kadar bu yönüyle de hesaplaşmak istiyordu. Çünkü bu sefer gerekçesi güçlüydü. Ve bu gerekçenin ellerini tetiğe rahatlıkla götüreceğini düşünüyordu. Yine de tedirginliğinden bir bütün kurtulamıyordu. 15 Ekim’de saldırı grubu yerini almış, son talimatları bekliyordu eylem komutanından. 20 Metre’yekadar yanaştıkları düşman mevzilerine roketatar ve kleşlerle saldıracaklar. Savunmadan ise biksi, kanas ve kleşlerle destek alacaklardı. Bir savunma grubunda yer alıyordu Asmin yoldaş. Eylem başlamış mevziler vuruluyor, düşman askerleri imha ediliyor, savunma grupları ise görevlerini yerine getiriyordu. Eylem belirlenen sürede sonuç alıcı şekilde biterken geri çekilme talimatı verilmişti. Savunma grupları da belirlenen zamanda çekilecekti. Asmin yoldaşın olduğu savunma grubunda Hasan Karakoç (Aşkın) ve Samet Tosun (Bakış) yoldaş vardı. İki yoldaş geri çekilme talimatı nedeniyle çekilmeye başladıklarında Asmin yoldaşın geri çekilmediğini farkediyorlar. Dönüp baktıklarında Asmin yoldaş kleşi ile mevzileri dövmeye devam ediyordu…

Ankara Katliamı Asmin yoldaşta bir fark yaratmıştı. Silahın önemini daha iyi kavramıştı. Düşman katliamlara varan saldırılar gerçekleştiriyordu ve halkı, partiyi korumak da karşı saldırılarla mümkündü. Bu bir intikam eylemiydi. Bu bir hesap sorma eylemiydi. Bu eylem Asmin yoldaşın silahla olan mesafesini de ortadan kaldırmıştı.

Zorlu süreçler, yoğun saldırılar faşizmin dengesinde değişen bir şey yok. Bizde ise eksik olan, tamamlamamız gereken, yönelmemiz gereken, güçlendirmemiz gereken noktalar var.

Asmin ve Özgür yoldaş yaşadıkları, savaştıkları kesitin hesap sorucu ruhuyla pratikte yer alan öznelerdi. Onları özne haline getiren çizgiye göre şekillenen, bu çizginin gerektirdiği her pratiğin yaşam bulması için en önde olmaya çalışan düşünsel-pratik konumlanışlarıydı. Onları sürecin militanı yapan askeri eylemleri değil, bu eylemlere yön veren çizgiye göre şekillenme iradeleriydi. Hesap sorucu askeri eylemler de bu çizginin gerekliliklerinden birisidir. Bu noktada onlardan öğrenmek, onların pratiğini kendi pratiğimiz haline getirmek oldukça önemlidir. Düşman saldırıları artarken silkelenip, saldırılara yanıt olmak önemlidir.

Hesap soruculuk militan bir ruh ister. Militan ruh ise düşünsel-pratik olarak çizgiye göre şekillenme iradesidir. Özgür ve Asmin yoldaş şahsında öne çıkan bu özellikleri kuşanmak onları anmanın en önemli yönüdür.