Ölümsüzleştiği tarih: 20 Mayıs 1987
“İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, en başta işçi sınıfının bilimi Marksizm Leninizm’i her türden sapmalara karşı savunmak, geliştirmek, O’nun kurduğu hatta bağlı kalmak ve bu hattın savunucusu TKP/ML’ye sahip çıkmak, korumak ve yaşatmak, Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldaşların kızıl güzergahında yürümek demektir.”
“Büyük dost, usta öğretmen, altınçağa uzanan yolda kavgamızda her an yanıbaşımızda bilinç, azim ve yol gösterici olarak durmaktadır. O, 12 Eylül faşizminin en dorukta olduğu günlerde karanlıklara ışık olan, yüreğimizi ferahlatan, toparlanmamızı sağlayan, gücümüzü pekiştiren bir inanç ve bilinç değildi sadece, O bütün ihtişamı ile hep yanı başımızda zulümkarlara korku salan, bize yol gösteren direngen, sevgi dolu yüreğimiz, inancımız ve bilinçle bütünleşen beynimiz olacaktır.”
Kazım Çelik
TKP/ML’nin şehit düşen 3. Genel Sekreteri olan Kazım Çelik, 1974 yılından sonra yükselen devrimci dalga ile birlikte sınıf mücadelesine daha yakınlaşmış ve içinde aktif olarak yer almıştır. Onu tanıyan yoldaşlarının anlatımlarına göre bu süre, öğrencilik yıllarında, yaz tatili dönemlerinde Dersim’den İstanbul’a geldiği döneme rastlamaktadır.
Bu yıllardan şehit düştüğü tarihe kadar O’nun en öne çıkan özelliği istikrarlı bir çizgi izlemesi ve partisine olan bağlılığının bir an bile zaafiyete uğramamasıdır. O devrimciliği bir yaşam tarzı olarak kabullenmiştir. 1980 AFC’si sırasında birçoklarının yüreği Avrupa’da atarken Kazım Çelik’i dağlara sürükleyen de bu sonsuz inanç olmuştur.
Onun için koşulların zorluğu değil, yapacağı işin ne denli başarılı olacağı önemlidir. İşlerinin yoğunluğundan asla şikayet etmeyen yapısı ile iki işi bir arada düşünebilir ve pratik öneriler sunabilirdi.
Partinin sorunlarına kafa yorma, çözüm bulma ve üretme noktasında da çok hassastır. Sessiz ve mütevazi yapısı ile insanlar üzerinde derin izler bırakmıştır. İnsanlara hele de yoldaşlarına kızmayı hiç beceremez. Görevleri arasında asla büyük, küçük ayrımı yapmaz ve herhangi bir görevi yerine getirdiğinde ise bir çocuk gibi sevinir, mutlu olur.
Bunun bir örneği de bir cezalandırma eylemine katıldıktan sonraki sevincini göstermesi sırasında yaşanmıştır. Eylemden sonra görüştüğü bir yoldaşına neşe içinde “cezalandırma eylemine ben de katıldım bundan böyle de katılacağım” der. Sınıf mücadelesine hizmet eden en ufak bir pratik gerçekleştiği zaman O hep sevinç içinde kalmıştır.
Kazım Çelik, TKP/ML 2. Konferansı döneminde Alt Konferans sonrasında sahte bir kimlikle yakalanır. Ama gözaltında bir komünistin takınması gereken tavrı takınarak gerçek kimliğini gizlediği gibi Parti ile ilgili en ufak bir sır vermedi düşmana. Yapılan işkenceler sonrasında ondan hiçbir şey alamayacağını anlayan işkenceciler, Onu serbest bırakmak zorunda kalmıştır.
Sonradan serbest bıraktıkları kişinin Kazım Çelik olduğunu öğrenince çılgına dönerler. O süreçte biten Konferans’ta 2. MK’ya seçilir. 1981 yazında peş peşe alınan ağır kayıplardan sonra Siyasi Büro’da yer alır ve 1982 baharında Askeri Komisyon Sekreterliğine getirilir. 1983’deki kayıplardan sonra Parti Genel Sekreterliği görevini üstlenir.
Kazım Çelik 12 Eylül AFC dönemi ve onun terörünün bütün hızıyla sürdüğü o zor süreçte böylesine önemli bir görevi yürütüyordu. 1983 sonundan itibaren sağ çizginin önderlikte tamamen egemenlik sağlaması ile kadroların büyük şehirlerde, dahası yurt dışına çekmekle korunabileceği, barışçıl bir evrim süreci geçirmek gerektiği anlayışlarının egemenlik sağlamasına rağmen Kazım Çelik, bu egemen anlayışa göre hareket etmedi.
Kırsal alanı ve gerilla faaliyetini asla terk etmedi. Önderliğin hele hele en zor süreçte partinin başında olması ve Partiye sıkı sıkıya sarılması gerektiğinin bilincindeydi. Parti önderliğinin özellikle o zor koşullarda kırsal alanda örgütün başında ve silahlı mücadele içinde korunabileceği, onun içinde geliştirilebileceğinde ısrar ediyordu. Bu süreçte örgütün yeniden toparlanması için elinden geleni yapıyordu.
Bu amaçla bulunduğu gerilla birliğinden başka alandaki faaliyet ve gerilla birliğini denetlemeye gittiği bir sırada ihbarcılar tarafından görülüp bilgi verilmesi sonucu bulunduğu gerilla birliği düşman tarafından kuşatılmıştı. Uzun süren çatışma sonucunda Kazım Çelik, 1987 yılının 20 Mayıs’ında Elazığ’ın Palu ilçesinde Hıdır Aykır, Cihan Taş, Müslüm Emre ve Ali Kayadoğan isimli yoldaşlarıyla birlikte ölümsüzleşti.