19-22 Aralık 2000 Hapishaneler Katliamı’nın üzerinden 22 yıl geçmişken katliamcı gelenek halen devam ettirilmektedir. Faşist TC devleti pervasızca saldırmaktadır. 22 yıl önce tutsaklar “Hayata Dönüş Operasyonları” ile katledilirken bugün TC devleti kendisine karşı savaşan gerillaları kimyasal silahlarla katletmektedir. 2000 yılında da tutsaklar her türlü kimyasal silah ve gazlarla katledilmişlerdir. Bunun üzerine yayımlanan belgelerde “kimyasal”a rastlanmadığı iddia edilmiştir. Ne kadar da tanıdık! Katliamın üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen TC’nin saldırı geleneğine her gün yenileri eklenmektedir.
Gelenek değişmemiştir ancak saldırı biçimleri farklılık göstermektedir. Faşizm kitleleri dört bir yandan kuşatırken tüm kesimler bu baskılardan etkilenmektedir. Bugün tutsaklar yeni yeni hapishane tipleriyle tecrit edilmek istenmektedir. 2000 yılında F tipi hapishane biçimi tutsaklar tarafından reddedilmiş, hapishane savaş alanına çevrilmiştir. Tutsaklar devletin bu saldırılarına canları pahasına karşı koymuşlar, büyük bedeller ödemişlerdir. Bunun sonucunda onlarca tutsak katledilmiştir. Faşizm F tipiyle tutsakları teslim alabileceğini düşünmüştür. Bunun hâlâ gerçekleşmediğini hem S tipi hem de Y tipi hapishanelerin inşa edilmesinden görüyoruz.
SALDIRILAR SÜRÜYOR
F tipleriyle gerçekleştirilmek istenen bugün amacına ulaşamamıştır. 2000’de tutsakların F tipine karşı verdikleri mücadele TC devletinin hafızasında yer etmektedir. Tutsaklar 4 gün boyunca devletin saldırılarına direnmiş, hücre sistemini kabul etmeyeceklerini haykırmışlardır. O günden bugüne süren mücadele dönemin etkisiyle değişmiş olsa da devletin saldırıları sürmektedir. Hasta tutsaklar tahliye edilmemekte, hapishanede işkenceler sürmekte, tutsaklar katledilmekte ve en ağır hak ihlalleri yaşanmaya devam etmektedir. Devletin tüm teslim alma politikaları direniş duvarına çarpmaktadır. Direniş geleneği hapishanelerde sürdürülmektedir. F tipine karşı verilen mücadele bugün hapishanelerde hak ihlallerine karşı başlatılan açlık grevlerinde, hak aramalarda, hesap sorma bilincinde devam etmektedir.
“DUBLEKSTEN” Y TİPİ’NE
19-22 Aralık 2000’de 22 hapishaneye her türlü kimyasal ve gaz ile saldırı gerçekleştirildi. Tutsaklar can bedeli direndi, bu direnme iradesinden alınan ders günümüze hâlâ ışık tutmakta.
90’ların ortasından itibaren burjuva-feodal medyaya “beş yıldızlı otel”, “dubleks daire” diye sunulan güzellemelerle F tipleriyle yapılmak istenen başarılamadı, faşist TC devleti devrimci tutsakların iradesine yenildi. Bu güzellemeler günümüzde TRT muhabirinin Sincan Kadın Kapalı Hapishanesine giderek yaptığı “devletin güvenli kolları” yorumuyla devam etti. “Devletin güvenli kollarında” saldırılar hiç durmadı. Yeni yeni hapishaneler inşa edildi. Hapishaneleri doldurmak için en ufak hak arama talebinde bulunan insanlar tutuklandı. Sokak röportajı yapan, gazetecilik yapan, cumhurbaşkanına “hakaret” eden yüzlerce kişi tutuklandı. Yeni hapishane modelleriyle de tutsaklar teslim alınmak istendi. S ve Y tiplerine sürgünler başladı. İşkence ağır tecrit koşulları içeren bu hapishanelerde devam etti ancak yine de tutsaklar teslim alınamadı. Çünkü faşizme karşı başlatılan bir mücadele vardı ve bu mücadelede teslim olmak yoktu, direnişe devam etmek vardı.
KRİZİN YANSIDIĞI HAPİSHANELER
Ekonomik kriz derinleşirken kitlelerin ipini ele almada zorlanan egemenler hapishanelerle mesaj vermeye çalışıyor. Yoksulluk, sefalet ve artan yaşam pahalılığında kitleler “hapsedilme” korkusuyla terbiye edilmeye çalışılıyor. Dışarıda artan baskı içeriye de yansıyor haliyle. Hak ihlalleri, işkenceler hiç sona ermiyor. Hasta tutsaklar tahliye edilmiyor, ölüme terk ediliyor. Yine hapishanelerde bu sene içerisinde onlarca tutsak kötü koşullardan yaşamını yitirdi. Tahliye edilen tutsaklar da tahliyelerinden sonra hayatını kaybettiler. Hapishanede çok sayıda tutsak hastalandı. Hastaneye yatırılan tutsaklar kelepçeli tedavi edildi. Tutsakların sağlığa erişim hakları çeşitli gerekçelerle engellendi.
Pandemi dönemiyle de birlikte tutsakların kazanmış olduğu hakları gasp edildi. Bu haklar yeni yeni tekrardan kazanılsa da bazı hapishanelerde halen hakların gasp edildiğini ve buna karşı eylemler yapıldığını görüyoruz.
MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM
Anlaşıldığı üzere TC’nin tarihi katliamlarla doludur. Maraş, Madımak, Gazi, Dersim ve daha niceleri. Faşizmin geleneği katliam üzerine kurulmuştur. Kitleler katliamlarla hizaya sokulmaya çalışılmış, ancak devlet bunu başaramamıştır. Katliamların hesabını soracak olan yine kitlelerin kendisidir ve devlet her gün daha fazla saldırarak mesajını vermeye çalışmaktadır.
Tüm bu saldırı ortamına rağmen devrim için seferber olmak, kitleleri “hapsetmekle” tehdit eden devlete karşı ses çıkarmayı propaganda etmek elzemdir. 19-22 Aralık’ın yıl dönümünde tüm tutsaklar mücadelemiz içerisinde önemli yerde durmaktadırlar. Onların sesi olmak, hapishanelerde sürdürülen işkence politikalarına karşı örgütlenmek ve temelde devrimci mücadeleyi yükseltmek önümüzde durmaktadır.