Ölümsüzleştiği tarih: 12 Mayıs 1992
Dersim’in Mazgirt ilçesinin Yukarı Oyumca köyünde 1972 yılında emekçi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babasının Meteoroloji Müdürlüğü yaptığı Mazgirt ilçesinde ilk-orta-lise eğitimini tamamlayarak üniversitede okumak için Tokat’a gitti. Taraftarı olduğu TKP/ML’ye olan ilgisi öğrencilik dönemlerinde daha da artmış, TMLGB ile bağlantı kurmuştu. Karadeniz’de halk savaşı meşalesini tutuşturan yüreklerle buluşmanın sevincini yaşarken, oğlunun gerilla savaşma katılacağını duyan babası, Gürsel’i oradan uzaklaştırarak Dersim’e götürmek ister. Gürsel Çelebi, Dersim’e babasıyla birlikte gelir. Birlikte okuduğu arkadaşlarının da mücadelede olduğunu öğrenince sevinci iki kat artar. Karadeniz’de gerçekleştiremediği arzusunu Dersim dağlarında gerçekleştirir ve gerillaya katılır. Gürsel Çelebi, Gülseren Ağgül ile birlikte ölümsüzleştiğinde TKP/ML ileri militanıydı.
SEKERMAN ŞEHİTLERİ
Dersimin Mazgirt ilçesinde 12 Eylül 1980 AFC döneminden 12 Mayıs 1992 yılına dek düşmanla bağlantısını kesmeyen işbirlikçi Muhtar Kemal, TİKKO birliğinin almış olduğu karar doğrultusunda cezalandırılır. Başarıyla tamamlanan bu eylem sonrasında gerilla birliğinin birkaç gün sonra operasyonda olan düşman güçlerince yerleri tespit edilir. Gerillalara roket ve bomba saldırısı düzenlenir. Bu saldırı sonucu TİKKO gerillalarından Gürsel Çelebi (Erdal) yaralı ele geçirilerek işkencede katledilirken, Gülseren Ağgül çatışmada ölümsüzleşir. Bu çatışmada Ali Demir de yaralı olarak tutsak düşer. Gürsel Çelebi’nin işkencede katledildiği operasyonda yaralı olarak yakalanan Ali Demir yaşadığı ve gördüğü olayları şöyle anlatmıştır;
“12 Mayıs günü sabah 09:00 civarı tesadüfen Batman köyünün civarında bulunuyordum. Birden yoğun silah sesleri duyuldu. Askerlerin açtığı ateş sonucu yaralandım. Uzun süre baygın kaldım. Ayıldığımda bulunduğum yerden jandarmanın Gürsel Çelebiyi sürekli tartakladığını gördüm. Gürsel’e sürekli ‘kod ismini söyle, gerçek adın ne?’ diye baskı yapıyorlardı. Yaralıydı, ama yarası ağır olmadığından ayakta durabiliyordu. Komutan kendisinden TİKKO’nun barınaklarını, komutanının adını söylemesini istiyordu. Gürsel Çelebi ise, sürekli slogan atıyordu. Komutan onun karşı koymasına sinirlendi. ‘Sen de Naki Göksu gibi kahraman mı olmak istiyorsun, lan o… çocuğu?’ diye bağırmaya, küfretmeye başladı. Komutan silahını bana doğrultarak ‘gördüklerini unutacaksın lan, yoksa seni vururum’ diye tehdit etti. … Polisler sık sık ‘Gürsel olayını unut, kimseye anlatma, sana para, ev, araba veririz. Biz istediğimizi kral, istediğimizi terörist yaparız’ diyorlardı.”
(20 Eylül 1992, Gerçek dergisi)
Gürsel Çelebi ve Gülseren Ağgül’ün cenazeleri aileleri ve yoldaşlarınca alınarak sloganlar ve zılgıtlar eşliğinde yoğun katılımla toprağa verildi.